iş çıkışı taksiye bindim yine, hava güzel yürüyebilirdim ama çorapsız yüksek topuklu ayakkabı giymiştim ve ayaklarıma vuruyordu ayakkabılar. diz boyu siyah kadife eteğim ve göğüs uçlarımı belli eden beyaz gömleğim vardı üstümde.
tevekkeli taksi şoförü ta uzaktan beni görüp u dönüşü yapıp başka bir taksiciyle kapışarak önümde durdu. bindim. taksici klasik taksiciye benzemiyordu. neredeyse tikky diye tabir ettiğimiz gençlerdendi. aynadan bana baktı. ben de ona. kaşlarını almış diye düşündüm. direksiyonun üstünde duran ince uzun parmaklı elleri çok güzeldi. enrique iglesias çalıyordu radyoda. pek hazzetmem ama nedense bugün hoşuma gitmişti latin ezgiler.
eteğim sıyrılmıştı arabaya binerken. düzeltme gereği duymamıştım sere serpe oturuyordum arkada. "kuştepe yolundan gidelim mi" diye dönüp sordu, gözleri bacaklarıma takıldı. "olur" dedim. ben de onun bacaklarına bakıyordum. uzun, kaslı...bacaklarımın arasında nasıl olurdu acaba...
aklıma eski sevgilimin bacakları geldi, yusyuvarlak poposu, göğsünün üstündeki üç beş kıl, yıkanmayı sevmemesine rağmen güzel kokusu, sevişirken ki soluk alıp verişi. sevişmelerimizi düşündüm, neydi onu o kadar özel kılan, bilemiyorum. neredeyse bir sene geçmişti aradan ve ben hala onunla sevişmeyi özlüyordum. başkasında aynı tadı bulamamıştım. onu aramaya karar verdim.
ama şimdi şoförle ilgileniyordum. saçları düz, kahve rengi, gözleri koyu idi, tam sevdiğim gibi. sakalı yoktu. yaşını 29-30 civarı tahmin ediyordum. “pazar sokağında kazı var ondan böyle sıkışık trafik bu gün burada” dedi. bırak şimdi trafiği, ben seni sıkıştırmak istiyorum diye geçirdim içimden ama sadece “evet” dedim.
ama şimdi şoförle ilgileniyordum. saçları düz, kahve rengi, gözleri koyu idi, tam sevdiğim gibi. sakalı yoktu. yaşını 29-30 civarı tahmin ediyordum. “pazar sokağında kazı var ondan böyle sıkışık trafik bu gün burada” dedi. bırak şimdi trafiği, ben seni sıkıştırmak istiyorum diye geçirdim içimden ama sadece “evet” dedim.
arabaya bindiğimden beri güneş gözlüklerimi çıkartmamıştım. gözlerimi merak ettiğini sezdim. camlarını silme bahanesiyle çıkardım, işte… aynadan yüzüme bakıyordu. fark etmemiş gibi yapıp oyalandım. acaba kırmızı ojelerim hoşuna gitmiş miydi, kırmızı rujumu tahrik edici buluyor muydu.
hem onu izlemekten zevk alıyordum hem de onun beni incelemesinden, hakkımda tahmin yürütmesinden. onu tahrik ettiğimin farkındaydım, sevişelim mi diye sorsaydım müspet cevaptan çok emindim.
hem onu izlemekten zevk alıyordum hem de onun beni incelemesinden, hakkımda tahmin yürütmesinden. onu tahrik ettiğimin farkındaydım, sevişelim mi diye sorsaydım müspet cevaptan çok emindim.
radyodaki kanalı değiştirdi, “put your hands on mine, dance with me” diyordu kadın şarkıda. ambiyansa ne kadar da uygundu. her zaman gülerdim insanlar aramızda elektrik oluştu ya da oluşmadı dediklerinde. nedir bu elektrik der saçma bulurdum. nihayet bugün ben de hissetmiştim o çok bahsedilen elektriği, neredeyse mavi küçük kıvılcımlar çakacaktı havada.
sigara içebilir miyim diye sordum, gözüm sigara içmenin yasak olduğunu belirten yuvarlak çıkartmanın üstündeydi. dikiz aynasına şu güzel koku yayan sallantılı zımbırtılardan asmıştı. belli ki sigara içmiyordu ve kötü kokulardan rahatsız oluyordu. aslında canım pek içmek istememişti, sadece bana izin verip vermeyeceğini merak ediyordum. “tabii ki” dedi. cebinden çakmak çıkartıp sigaramı yakmak için bana döndü. yakmasına izin verdim, yüzüne bakmıyordum ama eline dokundum, öndeki arabaya çarpıyordu az kalsın.
derin bir nefes çekip dumanı yana doğru üfledim. yan arabadaki sürücüyle göz göze geldim. başımı öbür tarafa çevirdim, başkasıyla kesişecek durumda değildim, bütün duyularımla şoförüme odaklanmıştım.
ensesine bakıyordum, kulağıyla birleştiği yere dudaklarımı, burnumu değdirdiğimi hayal ettim, kokusunu içime çekmek istiyordum. kazağının kollarını sıvadı, güzeldi kolları, kaslıydılar, yer yer damarları belirginleşiyordu ve siyah ince kıllar vardı üstlerinde. dokunma isteğiyle baş etmeye çalışıyordum.
ensesine bakıyordum, kulağıyla birleştiği yere dudaklarımı, burnumu değdirdiğimi hayal ettim, kokusunu içime çekmek istiyordum. kazağının kollarını sıvadı, güzeldi kolları, kaslıydılar, yer yer damarları belirginleşiyordu ve siyah ince kıllar vardı üstlerinde. dokunma isteğiyle baş etmeye çalışıyordum.
“evlimisiniz” bu beklenmedik soru karşısında afallamıştım. “hayır, siz”, “hayır”. güzel dedim içimden, o içinden ne dedi bilmiyorum.
“sağda müsait yerde ineyim”, “tabii”. para üstünü verirken sessizce kartvizitini de uzattı. sanki her gün taksicilerin kartvizitlerini alırmışım gibi doğal bir hareketle kartını alıp şöyle bir baktım. “ararım sizi, gürsel” dedim. gürsel...hoşuma gitmişti ismi.
Benzer HikayelerKızlığımı size vermek istiyorumAblamın kaynı kızlığımı bozduTamirhanede amımı götümü dagıttılarEşim ve oğlum beni sikiyor
“sağda müsait yerde ineyim”, “tabii”. para üstünü verirken sessizce kartvizitini de uzattı. sanki her gün taksicilerin kartvizitlerini alırmışım gibi doğal bir hareketle kartını alıp şöyle bir baktım. “ararım sizi, gürsel” dedim. gürsel...hoşuma gitmişti ismi.
Benzer HikayelerKızlığımı size vermek istiyorumAblamın kaynı kızlığımı bozduTamirhanede amımı götümü dagıttılarEşim ve oğlum beni sikiyor
Sivas 0534 489 55 20
YanıtlaSil